29.12.06

resm denilenle olası barışımın buruk-haylaz metnidir. bu odur.

Yine de mutluluklar var resim dediklerinde: Tarihsel, entelektüel, ideolojik ağırlıklarından bir an soyutlanabildiğinde. Ne kadar yapılabilirse bu. Zavallı gayretim benim. Gel gir otur. En basit halinde bir iz bırakma edimi! Resmin bazen böyle olabilişinde. Vah kuzum! Apaçık bir yüzeye düşen bir damla: Ne kadar sıradan oysa. Her an, gün, zaman kuvvetle olası ve nasıl ele gelmez hem. Bunu abartmadan yazabilmem oldukça güç ve fakat önemli. İşte biraz zavallı. Abart, tutmayalım biz.

Bu sıkıcı, boğucu dünyadan kurtulur gibi oluyorum diyor Pamuk, göneniyorum diyor Berk. Tinin dışlaşması ya da duyarlı belirtisi diyenler de olmuş. Yeni dünyalar yaratma biçimi, keza. Bir şeyi özel kılmak da derler. Varlığım dil evinden taşınır, bambaşka bir yerde dolaşır oluyor izlere bakarken. Hal dilce izaha az müsait. Varlığın köklerinde, duyuların akla sığmaz kaynağında diyor ya Cocteau. Bıy bıy bıy hacı cavcav. Ak kağıt üstünde tanıyın beni demiş ya halk. Buraya bir “sanki” koysam mesela, çok anlamlı olmuyor. Hani kelimelere kayıtsız kalış durumu: Berk’in imge sözsel olanı duymaz, niye duysun ki deyişi. Sanırım öyle. Sen gel böyle.

İyi bir resme baktığımda belki bu yüzden, ne konuşmak istiyorum ne de aklıma kelimeler üşüşüyor. Sadece ünlemler. Bu da müthiş. Pek nadir, bazen ama müthiş.

Az şey mi? Az mı şey. Şey mi az. Miyazşe.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home