26.11.06

Söze hiç hacet kalmadan sunmalı:



Eşref Üren Amca'dan "Ankara'da Bahar"

8.11.06

i.ö. 2.yy. - baş parçası / büst


şuna bakıp şunu düşünür mü insan?
[düşünmesin mi?]


AH YEMENİMİN UÇLARI

ÇIKAMAM YOKUŞLARI
O YARE SELAM EDİN
YEDİ DAĞIN KUŞLARI



sonra alem değişiverdi
ayrı su ayrı hava ayrı toprak
sonra alem değişiverdi
ayrı su ayrı hava ayrı toprak
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak unutmak unutmak

cahit külebi

[ . . . ]

3.11.06

zavallı hallerim

Askerliğim bitene kadar sıtmalara yakalandım denilebilir. Bitmesini uzun süredir hiçbirşeyin bitmesini o denli istemediğim kadar çok istediğimi hatırlıyorum şimdi. Üstelik benim askerliğim "kısa" dedikleri türdendi: Beş ay beş gün. Fakat meret bitmek bilmedi. Etrafımdakilerde de durum pek farklı değildi. Onlar da sıkıntılı, gün sayar insan, "şafak sıkıştıran" faniler konumundaydı. O dönemlerde bana yazık, bize yazık diye harbiden düşündüğüm, halime acıdığım zamanları da net hatırlıyorum.

Şimdi, işin siyasi politik milli manevi dini vesaire yönüne hiç girmeden ve girenlere de haklar vererek sormak isterim: Beni n'için neden ne için tuttunuz bu kadar zaman dört duvarın içinde, üstelik gönlüm de olmadan ve istemiyerek ve zorla, korkutarak ve de cezalarla tehdit ederek? Siz nasıl insansınız mekanizmanız nasıl mekanizma?

"Savaş sanatı"nı en ince detaylarına kadar öğrendim mi?
Benim buna meylim, böyle bi gayem mi vardı?
Gururlu muyum?